Goldman Sachs ekonomistleri, Türkiye’de döviz likidite risklerinin özel sektörden kamuya kaydığını belirterek, “Yıl ortasında gerçekleşmesi beklenen seçimler sonrası para politikasının geleceğine ilişkin belirsizlik beraberinde getiriyor. zamanında yönetilmesi gereken likidite riskleri”.
Bankanın ekonomistleri Clemens Grafe ve Başak Edizgil’in kaleme aldığı 1 Mart tarihli raporda, aralarında Merkez Bankası’nın da bulunduğu kamu kurumlarının döviz durumuna ilişkin riskleri ele alındı.
“Özel şirketlerin kur riskleri önemli ölçüde azaldı ve aşırı risk seviyeleri önceki seviyelere dönerek ek bir kırılganlığı ortadan kaldırdı” olarak adlandırılan raporda, “Ancak risk ortadan kalkmak yerine, kamu sektörü”.
“Geleneksel net finansman neredeyse bitti”
Raporda, “Kamu kesiminde döviz açık pozisyonlarındaki artış, firmaların döviz açık pozisyonlarındaki azalıştan daha fazla oldu. Bu durumda hanehalkının döviz tasarruf payındaki artışın sürmesi etkili olmuştur.
“Döviz açık pozisyonlarının büyüklüğünden çok yapısının sorun yarattığını düşünüyoruz” görüşünü aktaran ekonomistler, karşı tarafın yabancı yatırımcılardan çok yerli yatırımcılar olduğunu gösterdi.
Raporda yer alan değerlendirmeye göre, bu durum özellikle TCMB’nin bankalarla yaptığı döviz korumalı mevduat ve swapları ilgilendiriyor, ancak yabancı para cinsinden devlet tahvilleri dahi yerli yatırımcıların elinde bulunuyor.
Goldman Sachs ekonomistlerinin değerlendirmesine göre, klasik net fonlama (büyük ölçüde repo işlemleri) neredeyse ortadan kalkarken, swaplar bankalar için en büyük açık ortam TCMB likidite fonlama kaynağı haline geldi.
Raporda ekonomistler, kur riskinin doğasından kaynaklanan ek riskin kısa vadeli olmasından kaynaklandığını, hem swapların hem de kur korumalı mevduatların maksimum vadelere sahip olduğunu, dolayısıyla değerli likidite risklerinin söz konusu olduğunu belirtti. eğer bu iki piyasa istikrarsızsa.
